Lügat manası olarak sopa, değnek ve talimci şişi anlamlarına gelen Matrak, şimşir ağacından yapılan sopa olup oyunda kılıç yerine kullanılmaktaydı. Bundan dolayı sopanın adı oyunun adına dönüşmüş ve kaynaklara da bu şekilde geçmiştir. Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nda düzenlenen şenlikleri izlemiş olan yabancı seyyah ve elçilerin tuttukları kayıtlar gerekse Matrakçıların resmedildiği minyatürler incelendiğinde oyuncuların elinde bu sopadan başka kalkan yerine kullanılan küçük yastıkların mevcudiyeti ortaya çıkmaktadır ki bu da Matrak kelimesinin, oyunun tamamını temsil etmediğini göstermektedir. Nasûh’un harp sanatlarına dair yazdığı Tuhfetü’l-guzât adlı eserinin konularını göz önünde bulundurmanın belirtilen hususun anlaşılmasına yardımcı olabileceği söylenebilir.
Kaynaklarda “lu‘bet-i matrak”, “lu‘ûb-ı matrak” şeklinde zikredilen bu oyunun aslen Nasûh’un ifadeleriyle belirtmek gerekirse “lu‘ûb-ı durûb-ı cidâl” ve “lu‘bet-i esliha” olduğunu söylemek mümkün görünmektedir. Bu daha sade bir dille “harp ve harp aletlerini kullanım teknikleri” şeklinde ifade edilebilir. Zikredildiği üzere törenlerde kılıcı temsil eden ve matrak adı verilen sopa ile kullanılan yastık “esliha”yı bunlarla yapılan hareketler ise “lu‘bet”i kısacası bunlar “lu‘bet-i esliha”yı ifade etmektedir.
Dilimizde eğlenceli, komik anlamlarında olan Matrak esasında Türk Cenk Sanatlarından birisidir. Matrak argo bir söz olarak bilinir. “Matrak geçmek” diye bir söz dilimize yerleşmiştir. Matrak geçmek karşısındakini hafife almak, alay etmek, eğlenmek şeklinde tanımlanır. Matrak asıl anlamı unutulunca argo olarak zihinlere kazınmış bir kelime olmasına rağmen, özünde çok ciddi bir uğraştır. Enderun’da yetişmiş Kanuni Sultan Süleyman tarafından “Üstad”, “Reis” olarak belge almış ünlü bir âlimin “Matrakçı” olarak anılmak istemesi bu kelimenin günümüzde bilinenin aksine argo olmadığını ispatlamaya yetmektedir. Matrak oyununun özelliklerinden sadece biri olan eğlence yönü, bu oyun olmaksızın günümüze kadar ulaşmış ve ‘’Matrak’’ kelimesi halkımız tarafından yaşatılmıştır. ‘’Matrak geçmek’’ deyimi, iyi bir Matrakçının karşısında, yeni başlayan bir Matrakbâzın yaşadığı durumu kısaca özetlemekten başka bir şey değildir. Buna benzer daha birçok deyim Osmanlı zamanında günlük hayatın bir parçası olan sanat ve uğraşların kalıntılarıdır.
Osmanlı askerlerinin talimi maksatlı yapılan bu oyun ile kılıç kullanımında ustalaşanlar düşmanları ile âdeta Matrak geçer gibi cenk eylemişlerdir. Türk çerileri kalın zırhlarla savaşan Romalı savaşçılarla, şövalyelere karşı mücadele vermiştir. Matrak, savaş denen beden ve akıl oyununda, Türk çerisinin kazanması için geliştirilmiş bir cenk sanatı eğitim metodu olarak kullanılmıştır.
Matrak oyunu ile rakibin kafasına ulaşmanın ve düşmanı alt etmenin yüz altmış teknik oyunu Kanuni Sultan Süleyman döneminde sistemleştirilmiştir. Ayrıca cenk meydanında kafaya yapılan hamlelerle rakibin elindeki kalkanı kafasını korumak için kullanırken vücudunun diğer bölgelerinde açık vermesi kolaylaşacaktır. Nihayetinde cenkte açık veren, kendisini koruyamayan kaybetmeye mahkûmdur.
Matrak Malzemeleri olarak Matrak sopası, yumuşak yastık kalkan, kafa koruyucu miğfer, sporcu kıyafeti aba, Türk kılıcı formatında koruyuculu sopa/pala, vücut koruyucu zırh, el ve kol koruyucu kolçak, ayak ve diz koruyucu dizçek, ve kasık koruyucu malzemeler kullanılır. Osmanlı dönemine ait günümüze ulaşan tasvir resimlerinde Matrak oyuncuları ellerinde yuvarlak kalkan şeklinde kırmızı yastıklar ve diğer ellerinde kısa sopalarla teknik uygulamaları resmedilmiştir. Detaylı incelediğimizde ayaklarında yemeni adı verilen deriden yapılma ayakkabıları, dizlerinde çakşır adı verilen kırmızı geniş şalvarlar, bellerinde kalın dolama beyaz ve siyah renklerde kuşaklar, sırtlarında köynek adı verilen sarı, mavi beyaz ve siyah renklerde gömlekler ve son olarak kafalarında beyaz sarıklarla resmedilmişlerdir. Kıyafetler tek tip ve bu spora özel kıyafetlerdir. Diğer taraftan bugün sakatlanmayı tümden önleyecek şeklide tasarlanmış, Matrak sopaları üzerine post veya süngerin ve derinin sarılması ile kalkan ve diğer koruyucu ekipmanlar üretilmektedir. Yediden yetmişe kadın erkek herkes bu aletlerle talim yapıp müsabakalarda Matrak sporunu icra etmektedirler.
Matrak oyunu müsabakalarında bir orta hakem ve iki sayı hakemi cenk meydanında görev alır. Masa hakemleri; bir fikstür hakemi, bir süre hakemi, bir anons hakeminden oluşur. Her minder için ayrı hakem ekibi ve masası oluşturulur. Tüm oyunlarda müsabaka öncesi hakemlerin son kontrolünden sonra oyuncular karşılıklı “Benimle Cenk Meydanına Çıktığınız İçin Teşekkür Ederim.’’ derler. Müsabaka sonunda ise “Kasıtlı ve Kasıtsız Hatalarımdan Dolayı Özür Dilerim.” derler. Müsabaka “Cenk” komutu ile başlar. “Dur” komutu ile biter. Matrak Oyunlarında sporcular sıkletlerine göre belirlenmiş süre içinde iki oyun oynar. İki oyunu alan sporcu kazanır. Beraberlik durumunda bir oyun daha oynanır. Matrak Kalkan oyununda amaç rakibin kafasına Matrakla dokunmaktır. Her dokunuş bir puan değerindedir. Sert vurmak yasaktır. Kalkan Tahta Kılıç ve Kılıç oyununda kafaya vuruş/kesiş 3 puan, vücuda vuruş/kesiş 2 puan, kol ve bacağa vuruş/kesiş 1 puan değerindedir. Rakibe kalkanla vurmak, oyun aleti veya koruyucu malzemesi yere düşen rakibe vurmak yasaktır. Müsabakalarda oyun aletlerini, koruyucu malzemeleri bilinçli bir şekilde elden çıkarmak, yere atmak yasaktır. Kafa vurmak, tokat ve yumruk vurmak, tekme atmak, diz vurmak, cenk oyunu aşırma tekniği uygulamak yasaktır. Hakemin dur ihtarına rağmen dinlememek ve hakemle münakaşa etmek, orta hakeme ve sayı hakemlerine sporcu veya antrenörlerin müdahale etmeleri yasaktır. Devamlı meydan dışına çıkma, kaçma yasaktır. Yarışma sonunda kazanan sporcunun aşırı sevinç göstermesi, kaybeden sporcunun aşırı üzüntü ve isyan göstermesi yasaktır. Yasaklı hareketleri yapan sporcu ikaz ve ihtar alır. Toplamda üç ikaz veya ihtar alan diskalifiye olur. Yasaklı hareketleri bilinçli bir şekilde yaptığı tespit edilen yarışmacı diskalifiye olur. Bu gibi durumlarda antrenör ve sporcuya yönetmelikler çerçevesinde ceza verilir. Tüm müsabakalarda yarışmaların seyrini etkilemeyecek şekilde mehter marşları veya davul ritmi ile çalınan geleneksel Türk marşları çalınır.
Web sitesi trafiğini analiz etmek ve web sitesi deneyiminizi optimize etmek amacıyla çerezler kullanıyoruz. Çerez kullanımımızı kabul ettiğinizde, verileriniz tüm diğer kullanıcı verileriyle birlikte derlenir.